14 Haz 2010

Forever & Ever

Sabah, gördüğü güzel bir rüya ile gözlerini açmıştı, yeni bir güne. Hemen baş ucundaki fotoğraf albümünü eline alarak bütün fotoğraflara uzun uzun baktı bir kez daha, her fotoğrafın bütün karelerini ezbere biliyordu oysa ki..
Onu görmeyeli yaklaşık 7-8 ay olmuştu. Bir şeyler yapması gerekiyor muydu? Kendisi de bilmiyordu bunu..
Evdeki işlerini hallettikten sonra bisikletini de yanına alarak çıktı evden. Bugün Beşiktaş taraflarını görmek istemişti. Üsküdar sahiline geldiğinde içinde hem güzün hem de mutluluk ve büyük bir özlem vardı. Dört gözle etrafına bakınıyordu onu görebilmek için.. Aslında onu gerçekten görmek istediğine emin değildi. Bir yanda çok istiyor ama onu görmenin kendisini üzebileceğini bildiğinden istemiyordu da. Bu ikilem içinde etrafa bakınırken gözleri bulamamıştı onu.. Üzüldüğünü hissetti bir an için, her şeye rağmen..
Vapura binip Beşiktaş'a vardığında saat 5'e geliyordu. Sahilden; Kuruçeşme, Bebek derken bir hayli uzaklaşmıştı. Aklından bir an bile çıkaramıyordu onu. Gerçekten çok görmek istediğini hissetti ama henüz buna cesareti yoktu.
Onun bu akşam dışarıda olacağını ve eve geç gideceğini öğrenmişti arkadaşlarından.
Uzun uzun düşündükten ve bütün cesaretini topladıktan sonra evlerinin oraya gitmek geldi aklına. Saat 7 buçuk civarıydı..
Buradan Beşiktaş'a geçmesi yaklaşık bir saatini alırdı.
Hemen bisikletine atladı ve hızlı hızlı pedal çevirerek Beşiktaş'a geldi. 8:40 vapuruna zor yetişmişti.
Bisikletini vapurun ön kısmına bıraktı ve kendisi de hemen arkasındaki demirlere yaslanarak yıldızları izlemeye başladı. Bir yandan da sadece onu düşünürken söylediği tek şarkı vardı.
"Give it a try - for a second time
Don't you know I missing you.
Give it a chance - for a second romance
Don't you know I love you."
Sanki şarkının sadece burasını biliyormuşcasına habire bu kısmı söylüyordu her seferinde.
Etrafına bakındı rahatsız olan var mı diye ama kimsenin umrunda bile değildi. 
Tekrar arkasına yaslanıp devam etti şarkısına.
Hava hafiften çiseler gibiydi, terli vücuduna düşen her yağmur damlası 
onu daha da mutlu ediyordu..
Vapur Üsküdar'a yaklaştıkça yağmurdan eser kalmamıştı, gelmişti vapur Üsküdar'a. Herkesin inmesini bekledi ve arkalarından oda indi bisikletini de yanına alarak. İnince hemen sigarasını çıkardı ve bir sigara yaktı. Sigarayı da sadece böyle günlerde içerdi ama kırk yıllık içici gibi derin derin içine çekti. Sigarası bittiğinde hemen bisikletine binip onun evine doğru yol aldı. Evlerinin yerini avcunun için gibi biliyordu artık. O yüzden geç kalmamak için en kısa yoldan evlerinin önüne geldi. Evlerinde hiçbir ışık yanmadığını görünce henüz gelmediğini düşündü ve mutlu oldu.
10.30’a geliyordu saat ama henüz gelen giden yoktu. Beklemeye devam etti.
10 dakika, yarım saat derken bir saat olmuştu ama hala yoktu…
İçine bir korku düştü; “acaba gelmeyecek mi” diye ama yine de umudunu korumaya çalışıyordu. “15-20 dakika daha beklerim eğer gelmezse giderim” diye içinden geçirdi, daha fazla beklemenin bir anlamının olmadığını düşünerek… Hala bekliyordu. Bir yandan da söylediği şarkıyı başa alıp yeniden söylüyordu, hiç sıkılmadan.
Hava gittikçe soğumuştu ama pek de umrunda değildi bu.
Umudu kırılmak üzereydi.
Tam bir sigara daha yakmıştı ki, evin önünde bir araba durdu. Kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu heyecandan. Sadece onu görmek, uzaktan onu izlemek için gelmişti oraya. Konuşmaya hiç cesareti yoktu.
Saklanmak üzere arkasını dönüp karanlığa ilk adımını attığı anda arabanın kapısı kapandı ve arkasından hayatı boyunca unutamayacağı bir ses ismini söylemişti. Olduğu yerde kalmıştı, hareket edemedi. Arkasını dönüp bir “merhaba” demeye bile cesareti yoktu. Aynı ses bir kez daha seslendi ismini söyleyerek..
Büyük bir heyecan ile yavaşça arkasını döndü ve bir an göz göze geldiler. Kız gülümsedi birden ve çocukta neden gülümsediğini anlamadan o da gülümsedi.
Birbirlerine doğru yaklaştılar ve çocuk, kıza duyduğu büyük bir özlemle bir anlık kendini kaybederek kıza sıkıca sarıldı…
Kız şaşkınlık ile “bu saatte, burada ne yapıyorsun” diye sordu. Çocuk oraya sadece onu görmek için geldiği için verecek herhangi bir cevap bulamadı. Kısa bir süre ikisi de sustuktan sonra kız tekrar sordu aynı soruyu… Çocuk kısa bir suskunluğun ardından “arkadaşıma geldim ya, evi hemen biraz ileri de” diyebildi.
Kız inanmayarak ve neler olduğunu anlayarak küçük bir tebessümle “peki” dedi ve hemen arkasından “nasılsın, neler yapıyorsun görüşmeyeli” diye sordu. Çocuk başta ki suskunluğunu üzerinden atmış bir vaziyette cevap verdi: “okula gidip, geliyorum. Onun dışında biliyorsun zaten bisiklete olan sevgimi. Bunlar dışında bir şey yapmıyorum” diye cevap verdi aynı soruyu o sordu. Kız da: bende aynı şekilde, okula gidiyorum işte. Onun dışında arada bir arkadaşlarla bir araya gelip eğleniyoruz” diye cevap verdi…
Kısa bir suskunluktan sonra kız; “benim artık gitmem gerek, saat epey geç oldu” dedi.
Çok üzülmüştü bu sözlere çocuk çünkü; onun yanında olmasından, hiç bir şey de olsa konuşmaları mutlu ediyordu onu. Hem neden geç olsun ki diye düşündü. Bütün gece dışarıda olduktan sonra, kendisinin yanında en azından birkaç dakika daha kalabileceğini düşündü ama dile getiremedi düşündüklerini…
“Peki” dedi sadece ve kırıldığını belli etmek istercesine “evet evet saat epey geç oldu” diye kızın söylediklerini o da söyledi.
Tekrar birbirlerine sarıldılar ve kız el sallayarak evine doğru küçük adımlarla ilerliyordu. Kız gözden kaybolana dek arkasından onu seyretti, mutlulukla…
Tamamen gözden kaybolunca olduğu yere oturdu tekrar ve bir sigara yaktı hemen.
Gözleri yıldızlarda; kızın odasının camındaydı eve girdiğini görmek hatta onu bir kez daha görebilmek umuduyla.
Kısa bir süre sonra odanın ışığı yandı.
Mutlu olmuştu, sebepsizce…
Kız camın kenarına geçerek dışarıda, tam karşısında, hala aynı yerde oturduğunu gördü çocuğun…
Küçük bir gülümsemeyle arkasını dönerek uzaklaştı camdan. Odasının ışıkları kapanmıştı ama çocuk hala anı yerde oturmaya devam ediyordu, neden beklediğini bilmeden…
Hava oldukça serinlemiş, hatta hafiften çiselemeye başlamıştı tekrardan.
Biraz daha oturduktan sonra ayağa kalktı, yıldızının bulunduğu cama bir kez daha baktıktan sonra mutlulukla pedal çevirmeye başladı, nereye gittiğini bilmeden…
Belki de sonsuzluğa doğru…
13.06.2010 - 03:19

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder